Bana seyahat ettiğim herhangi bir ülkenin en çok nesini sevdiğimi sorsalar mutlaka verilecek bir cevabım olur, tek bir yer hariç: Büyülü Hindistan… Kelimelerle tarif etmenin yetersiz kalacağı güzellikleri ve renkleri içinde barındıran, yaşam felsefeleri ve hayata bakış açıları ile insanın ruhunu besleyen, içsel yolculuğunda neyin arayışı içindeysen onunla ilgili sana ışık tutan, kalbe dokunmanın ustası
Hayatta karşınıza çıkan durumlarda hissettiğiniz duyguları anlamlandıramadığınız veya verdiğiniz tepkinin normalin üzerinde olduğunu düşündüğünüz anlar olmuşmudur? Peki bulunduğunuz ortamda (iş, aile veya arkadaş çevresi) kendinizi rahat veya ait hissetmediğiniz zamanları hatırlıyormusunuz? Bu sorulara birçoğumuzun cevap verebileceğini ve kendi hayatından destekleyecek örnekleri kolayca bulabileceğini düşünüyorum. Peki size ‘değerlerinizin’ neler olduğunu sorsam bana net bir şekilde cevap verebilirmiydiniz? Bir adım daha ileri gidip
Yıllar önce bavulumu toplayıp yaşadığım şehri, işimi, çok sevdiğim ailemi ve yakın arkadaşlarımı kariyerim için bırakıp farklı bir şehre taşındım. Bu çok zor olsa da, beni çok heyecanlandıran ve kalbimi çarptıran bir deneyimdi. Hissettiklerimin tam adını o dönemde koyamıyordum. Deli cesareti mi? Kariyer hırsı mı? Heyecan mı? Özgürlük hissi mi? Hala pek çok sabah kalkıp
Kariyer hayatım boyunca insana dayalı bulunduğum işlerde her yaş grubundan farklı konumda kişiler ile yakından çalışma fırsatı buldum. Son dönemlerde ise ağırlıklı olarak şirketleri ulaşmak istedikleri hedeflere, koçluk yaptığım danışanlarımı hayal ettikleri yaşama adım adım yaklaşmaları ve bu yolda kendilerini keşfetme konusunda destek oluyorum. Bunca zaman çalıştığım ve iletişim halinde olduğum kişilerde fark ettiğim ortak
Mutluluğun size gelmesini beklemeyin… Geçen sefer sizi kalem ve kağıt ile yalnız bırakmıştım. Neler oldu merak ediyorum. ‘Hiçte göründüğü gibi kolay olmadı’ dediğinizi uzaktan duyar gibiyim… Dalai Lama hayatımızın gerçek amacını çok yalın bir şekilde açıklıyor: mutluluğu aramak. Mutlu olmayı beklemek ve istemek ile ‘mutluluğu aramak’ arasında ciddi bir fark var. Günlük koşuşturmalar ve stres
Bundan 1,5 yıl kadar önceydi. Katılımcıların çoğunun üst düzey yöneticilerden oluştuğu bir eğitim esnasında damdan düşer gibi bu soru soruldu. Kalemi hiç bırakmadan 15 dakika boyunca aklımıza gelenleri yazmamız isteniyordu. Bu çalışmayı yaparken kalemi kaldırmak ve durmak yasaktı. Süre bitip de eğitmenimiz bize yazdıklarımızı baştan sona okutturduğunda bu kadar basit görünen bir soruya kendi adıma ne kadar komplike ve net olmayan
An’ı yaşamak… Güzel bir fotoğraf karesini yakalayıp deklanşöre bastığın an, an’ı ölümsüzleştirebilmişsin demektir. Bayram tatili nedeniyle birkaç günlük kaçamak yapmak için iki kafadar Fethiye’ye yola koyuluyoruz. Sabah gözümüzü Fethiye’de açar açmaz arabaya atlayıp Kaş’a gitme isteği doğuyor bir anda içimize. Ne zamandır planlamıştık da denk getirememiştik. Fazla sürmüyor daha açmadığımız bavulları arabaya atıp yollara düşmemiz,
Doğuyoruz, Büyüyoruz, Deneyimliyoruz, Ve gün geliyor, Yaşama gözlerimizi yumuyoruz… Koskoca bir hayat. Son zamanlarda okuduğum bir kitapta geçen, ”Ne kadar yaşadığın değil, nasıl yaşadığın önemli” cümlesi çınlıyor aniden kulaklarımda… Her birimizin bu dünyaya gelmesinin mutlak bir amacı olduğuna inananlardanım. Elbette bu amacı gerçekleştirirken üstlendiğimiz bazı roller var. Anne, baba, evlat, kardeş, arkadaş, sevgili, eş, çalışan, yönetici
İnsanoğlu son dönemlerde eşi benzeri olmayan çetin bir sınavdan geçiyor, dünyadaki pek çok ezber bozuluyor… Bugüne dek ebeveynlerin çocuklarını, yöneticilerin çalışanlarını, eşlerin ve sevgililerin birbirlerini, siyasi güçlerin halkı… Mütemadiyen bir kalıba sokma gayretinin artık kabul görmediği ve her noktada toplu isyanların baş gösterdiği günleri yaşıyoruz. İnsanoğlunu kendi özünden uzaklaştırarak mekanikleştiren, tüketmeye, yok etmeye dayalı sistemler
Bugüne dek TEK BAŞINIZA… Sinemaya gitmemiş, Güzel bir restoranda oturup keyifli bir yemek yememiş, Görmediğiniz bir ülkeyi, şehri keşfetmek üzere seyahate çıkmamış, Arabanıza atlayıp sevdiğiniz müzikler eşliğinde uzun yol yapmamış, Sokaklarda, restoranlarda, dükkanlarda karşılaştığınız ve daha önce hiç tanımadığınız insanlar ile sohbet etmemiş, yeni dostluklar kurmamışsanız… … hayata dair pek çok şey kaçırıyorsunuz demektir. Elbette
