Dünyaya gözünü açtıktan sonra Ankara’dan ayrılıp, 10 yaşına kadar Güney Amerika’da farklı kültürler arasında büyüyen,

7-8 yaşlarındayken aklına ‘Deniz Biyoloğu’ olmayı koyan,

Uzun süre diretmesine rağmen Deniz Biyoloğu mesleğinin kimse tarafından bilinmediğini anladıktan sonra bir dönem ‘Ceza Avukatı’ olmayı düşünen,

‘Evladım kim bilir başına neler gelir? Sen ceza avukatlığının öyle filmlerdeki gibi mi olduğunu sanıyorsun?’ gibi aile içi kafa karıştırıcı söylemler sonrası bu fikrinden vazgeçen,

Lise yıllarında kariyer seçimi konusunda artık başkalarını değil kendi iç sesini dinlemesi gerektiğinin farkına varan,

Özgür iradesiyle kendine severek çalışacağına inandığı ‘Turizm ve Otelcilik’ bölümünde okuma hedefini koyan,

Üniversite yıllarında Otelcilik ile başlayan ve sonrasında Perakende sektörü ile devam eden 15 yıllık iş hayatından müthiş keyif alan,

Alanlarında lider uluslararası şirketlerde çalıştığı süre zarfında Insan Kaynakları konusunda birikim ve uzmanlık kazanan,

2011 yılında hayatına ‘Koçluk’ olgusunun girmesi ile birlikte kişisel farkındalığı ve hayata dair duyarlılığı artan,

Bakış açısı değiştikten sonra radikal bir hamle yaparak profesyonel iş hayatına ‘daha özgür ve bağımsız’ olarak devam etme kararı alan,

Son geldiği noktada ‘Hayat Amacına ve Değerlerine’ hizmet eden işler yapma peşinde bir insanım.

Seyahat etmeyi, yeni yerler keşfetmeyi, dünya mutfaklarını tatmayı ve farklı kültürlerden insanlar tanımayı severim.

Fotoğraf benim için bir tutku, dünya ile bir olma aracım.

Maceracı, araştırmacı ve meraklı bir yapım olduğumu söylerler, doğrudur.

Sevgide güneş gibi ol, dostluk ve kardeşlikte akarsu gibi ol, hataları örtmede gece gibi ol, tevazuda toprak gibi ol, öfkede ölü gibi ol, her ne olursan ol, ya olduğun gibi görün, ya göründüğün gibi ol.

 Mevlana